Psikoterapi kişiye destek olma süreci olarak tanımlanabilir. Zor süreçlerden geçen, hayatın akışı içerisinde zorlandığını hisseden, karşılaştığı durumlarla başa çıkmakta güçlük çeken ve içinde bulunduğu durumdan daha iyi bir noktaya ulaşmayı amaçlayan bireyler psikoterapi aracılığıyla ihtiyaç duydukları desteğe ulaşabilirler.
Psikoterapi bireylere sahip oldukları kaynaklar konusunda farkındalık kazandırma ve bu kaynakları daha olumlu yönde kullanabilme becerisi kazandırmayı amaçlar.
Psikoterapinin temeli hasta ve terapist arasındaki güven ilişkisine dayanır. Bu süreçte terapist hastanın ihtiyaçlarını belirler ve bu yönde ihtiyaçların karşılanması ve bireyin desteklenmesi konusunda yaklaşımlar benimsenir.
Psikoterapi süreci bireyin olduğu gibi kabullenildiği bir ortamdır. Hasta tüm duygu ve düşünceleriyle, tüm bireysel ve sosyal, kültürel özellikleriyle olduğu gibi terapinin güven ortamı içerisinde bulunabilir. Terapist objektif, yargılayıcı olmayan ve tarafsız bir yaklaşım içerisinde bulunur.
Terapide hastanın ihtiyaçlarının ve ulaşılması istenen hedefin belirlenmesi ve bu sürecin terapistin destekleyici yaklaşımıyla sürdürülmesi amaçlanır. Doğru bilinmesi gereken nokta, terapistin hasta adına karar veren ya da izlemesi gereken adımları belirten kişi değil; hastanın kaynaklarını ve hedefine ulaşabilmesi konusundaki adımlarını doğru kullanabilmesi noktasında destekleyici kişi konumunda olduğudur.
Terapi bir süreçtir. Gelişim, değişim ve iyileşme zaman tanınması gereken adımlardır. Kişinin kendini ve öz kaynaklarını daha iyi tanıması, bireysel farkındalık ve yetkinlik geliştirmesi terapi süreci sonundaki kazanımları olarak karşımıza çıkar.
Psikoterapi sürecine dahil olmak ve yardım almak adına ilk adımı atmak, tüm bu sürecin en önemli başlangıç aşamasıdır.
EMDR, Türkçe açılımıyla Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme, güçlü bir psikoterapi yaklaşımıdır. EMDR teorisinin altyapısını oluşturan Adaptif Bilgi İşleme Modeline göre beyin, fizyolojik temelli bir sistemle, her yeni deneyim aracılığı ile kendisine ulaşan bilgiyi işler ve işlevsel hale getirir. Duygu, düşünce, duyum, imge, ses, koku gibi bilgiler işlenip ilişkili anı ağlarına bağlanarak bütünleşir. Böylece o deneyimle ilgili öğrenme gerçekleşir. Edindiğimiz bilgiler gelecekte tepkilerimizi uygun bir şekilde yönlendirmek üzere depolanmış olur.
EMDR, izole anıların işlenmesini sağlayan fizyolojik temelli bir terapidir. Beynin zamanında yapamadığı işlemi yapmasını sağlar. Kilitli kalmış anı ile diğer anı ağları arasında ilişki kurulması, öğrenmenin sağlanarak bilginin adaptif bir şekilde depolanması mümkün olur. Danışan artık rahatsız olmaz ve anıyı yeni ve sağlıklı bir perspektiften görür.
EMDR terapisi ile sadece semptomlar ortadan kalkmaz. Yeni bakış açısının kazandırdığı pozitif inançlar ve olumlu duygular kişinin kendisine, ilişkilerine, dünyaya bakışını da olumlu yönde değiştirip kişisel gelişim sağlar.
Şema Terapi, erken dönem yaşantıların, yetişkinlik dönemindeki yansımalarının keşfine ve değişimine odaklıdır. Şefkatli ve insancıl bir yaklaşımla kişiyi ele alır. Şema terapi, pek çok psikoterapi ve gelişim modelini işlevsel bir şekilde bir araya getiren bütünleştirici bir psikoterapi modelidir. Şema terapi, insanı ve sorunlarını anlamaya ve bu sorunlara çözüm üretmeye çalışırken, çok geniş bir bakış açısı kullanmaktadır. Değişime dirençli zor vakalar ya da kişilik bozuklukları alanı hedefiyle yola çıkan yaklaşım, zamanla diğer psikolojik sorun alanlarında, bireysel, grup ve çift terapileri gibi farklı sorunlarda da uygulanmaya başlamıştır.
Kognitif Terapi, hastanın işlevsel olmayan (kişiye yardımcı olmayan, günlük yaşamını zorlaştıran) düşüncelerinin, inançlarının ve davranışlarının yerine; kişinin işlevsel ve alternatif bakış açıları üretmesine, hayatında önemli gördüğü değerleri ve arzuları ile uyumlu hareket etmesine yardımcı olan bir psikoterapi yaklaşımıdır. Tedavi sürecinde hedef; hastanın seanstan çıktıktan sonra anlık iyi hissetmesi değil; olayları algılama şekli, bakış açısı değiştiği için iyi hissetmesidir.
Mindfulness- Bilinçli Farkındalık, şimdiki an içerisinde gerçekleşenlere dikkat etmeyi, bu dikkatin niteliğini fark etmeyi ve tüm bu fark edilenleri nezaketle, yargılarımızın farkında olarak kabul etmeyi içerir.
Bilinçli farkındalık sadece şimdiki anda yaşamak ve şimdiki anı fark etmek değildir ve anlaşılması gereken iki boyutu vardır. İlk boyut mevcut an içinde olanları fark etmek, ikinci boyut ise tüm bu fark ettiklerimizi karşılama biçimimiz. O yüzden bilinçli farkındalığa, algılama ve algılananı kabul etmenin karışımından oluşan bir yaklaşım denebilir çünkü sadece algılamak, dikkatten ibarettir; bilinçli farkındalık ise mevcut anı bilinçli bir akıl açık, sevgi ve şefkat dolu bir kalple algılamaktır.
Bilinçli farkındalık temelli ikinci yaklaşım olan Mindfulness – Bilinçli Farkındalık Temelli Bilişsel Terapi (MBCT), KabatZinn tarafından geliştirilen Mindfulness – Bilinçli Farkındalık Temelli Stres Azaltma (MBSR) programı ile bilişsel-davranışsal terapinin öğelerini bütünleştirir.
Gottman çift terapisi her iki partnerinde duygularına odaklanan bir terapi biçimidir. Çiftin duygularına odaklanırken aynı zamanda çiftler arasındaki çatışmalara, düşüncelere, ilişkinin geçmişine ve bireysel geçmişlere de odaklanan bütünleyici bir terapidir. Çiftin süreç boyunca gelişimi ve ilişki tatmini de değerlendirilir. İlişkide belirlenen hedeflere ulaşılması, ilişki becerilerinin kazanılması ve ilişki tatminin sağlanması amaçlanmaktadır. İlişkideki ilgi, beğeni ve saygı sistemini destekleyerek çiftleri bir arada tutmak önceliklidir. İlişkide güveni geliştirmekten, duygusal kopukluğa, çatışmaları ve diğer pişmanlık yaratan durumları onarmaya kadar iyi bir ilişkinin bütün unsurlarını iyileştirmek ve bu alanda beceriler geliştirmek hedeflenir.